Denetim Akademisi

Top Menu

  • Ana Sayfa
  • Hakkımızda
  • İletişim

Main Menu

  • Ana Sayfa
  • Hakkımızda
  • İletişim
  • Ana Sayfa
  • Hakkımızda
  • İletişim

logo

Header Banner

Denetim Akademisi

  • Ana Sayfa
  • Hakkımızda
  • İletişim
  • ÖDEME EMRİ/Abdullah ÇAVUŞ/Bağımsız Denetçiler Derneği Başkanı

  • 6183 SAYILI KANUNA GÖRE TAHSİL EDİLMEKTE OLAN KAMU ALACAKLARI-ABDULLAH ÇAVUŞ/Bağımsız Denetçiler Derneği Başkanı (21.02.2020)

  • ÇEŞİTLİ KANUNLARDA TECİL(ERTELEME) KAVRAMI-ABDULLAH ÇAVUŞ/Bağımsız Denetçiler Derneği Başkanı (26.02.2020)

  • ANONİM ORTAKLIKLARDA ÖZEL DENETİM /FATİH YURTBAŞI

  • ANONİM ŞİRKETLERDE BAĞIMSIZ DENETİM VE ÖZELLİKLE BAĞIMSIZ DENETİM KURULUŞLARININ SORUMLULUĞU/ YÜKSEK LİSANS TEZİ /Hilmicem TUTULMAZ

DENETİM EDEBİYATI
Home›DENETİM EDEBİYATI›DARB-I MESEL: Yolsuzluk ‘Haram yoldan zenginlik’

DARB-I MESEL: Yolsuzluk ‘Haram yoldan zenginlik’

By Abdullah Çavuş
Haziran 15, 2017
647
0
Share:
Yolsuzluk ‘Haram yoldan zenginlik’
Talip efendi, bir tıp fakültesi hastanesinde uzun yıllardan beri çalışıyordu.
Canına tak etmişti gurbette çalışma. Memleketine, oradaki tıp fakültesine
gitmeye karar verdi. Dilekçesini bugünden tezi yok yazmalıydı. Hizmetli
kulübesine gitti. Bir hastadan aşırdığı kalemi aldı. Muhasebeden alıp kul-
lanmak için orada bulundurduğu bir kâğıda dilekçesini karaladı, altına imza
attı. Kalemi bir kenara fırlatarak hastane müdürünün odasına yöneldi.
Yolda giderken birkaç arkadaşına takıldı. Onlara el şakası bile yapmayı
düşündü ama nedense bunu yapmaktan vazgeçti. Neşeliydi… Oradan ayrıl-
ması ve yeni yere tayini için bütün şartlar hazırdı.
Müdürün kapısını kendinden emin bir şekilde tıklattı. İçeriden kalın ve
emir verici bir ‘gel!’ sesiyle içeriye girdi. Müdür onu görünce tebessüm etti.
O da müdürün karşısında olduğundan daha ciddi ve iş bilir bir görünüm
aldı. Elindeki dilekçeyi müdürün parlak, geniş masasına bırakırken, ‘tayin-
imi istiyorum’, diye yavaş bir sesle rahatsız edişinin sebebini açıkladı.
Müdür, ‘İyiydik Talip Efendi!’ dedi öylesine. Bu o kadar belliydi ki yüzünde
hiçbir ifade belirmemişti müdürün. Talip’in ne kadar menfaatçi biri old-
uğunu bilmekteydi. Başka personelden gelen şikâyet dilekçeleri bunun is-
patıydı.
‘Müdürüm memlekete gideyim, burada çoluk çocuk geçinemiyoruz’ dedi
Talip.
Müdür, ‘Peki hemen işleme alacağım dilekçeni’ dedi ve üzerine bir havale
yazısı yazarak kaleme gönderdi dilekçeyi. Tayin işlemleri böylece başlamıştı.
Talip, zengin olma fikrini kafasından bir türlü atamıyordu. Bu dünyada
çalışarak zengin olmak pek zordu, bundan dolayı zengin olmanın kolay bir
yolunu bulmalıydı. Kahrolası oynadığı totolar, lotolar ve diğer şans oyunları
hiçbiri para getirmemişti bu güne kadar. Dilekçeyi verdikten sonra hırsızlık
planları kurmaya başladı.
Beyin cerrahisi bölümündeki en pahalı bir aletin pazarlamasını yapıp gelir-
iyle memlekette daha iyi yaşama şansını elde etmeyi düşündü. Hayallerini
gerçekleştirebilir miydi? Tayini çıktığından dolayı kimse ondan şüphelen-
meyecek, gittikten sonra da mesele kapanıp gidecekti.
Akşam yemeğinde bu düşüncelerle karısıyla ve çocuklarıyla hiç
konuşmamış, yemekten sonra yatak odasına çekilmişti. Giderken karısına,
‘Tayinimiz çıkıyor evdeki eşyaları toplamaya başla!’, diye bir emir vermeyi
ihmal etmedi.
Kadın sevinmişti bu duruma, fakat kocasının kafasında bir kurdun
dolaştığını hissetmesine rağmen hiçbir şey dememişti. Her zaman böyle
burnundan solumaya başladığında susar, onu kızdırmaya çalışırdı; bugün
de aynı şey yaptı.
Ertesi gün elini yüzünü yıkadıktan sonra evdekilerle vedalaşmadan ayrıldı.
Hastaneye varınca önlüğünü giydi. Gereken işleri yapmaya başladı, fakat
aklında hep tasarladığı şeyi nasıl yapabileceği vardı. Arkadaşları, ‘Talip
oğlum, yüzünden düşen bin parça, ne bu Allah aşkına? Tayinim çıkacak
diye adam sevinir, sen ise, üzülüyor gibisin. Hadi çaylar hazır, birer bardak
içelim de kurtulalım şu kasvetten.’ demişlerdi.
Talip bu sözlerden sonra kendine geldi. Küçük odanın bir köşesinde
alüminyum çaydanlıkta kaynayan çaydan bardaklara çayları bir taraftan
koyuyor, diğer taraftan da planlarını tazeliyordu. Çayların dumanı kâbus-
lu havayı biraz olsun dağıtmıştı. Gülüşmeler, şakalaşmalar sarmıştı odayı.
Hallerinden şikâyet ediyordu hepsi. Böyle sıkıntılı bir ortamda çalışmak
zordu, ama yine kendilerine göre onlar fedakârlık edip çalışıyorlardı. Baş-
ka bir şanslarının olup olmadığını düşünmeden yapılan bu konuşmalar
yakınmalardan öte gitmiyordu. Orada çalışmaktan başka çareleri de yoktu
onların ama yaşama standardı yüksek insanları kıskanma, onları daha hırslı
hale getirmişti. Kendilerinden daha aşağıda olanlara hiç bakmıyor, kendin-
den üstekilere haset ediyorlardı. Sahip olmak istediklerinin bir sınırı yoktu.
Azına ve helaline bereket okuma gibi bir anlayışları da olmadığından, hep
şikâyet ediyorlardı. Kendileriyle aynı statüde çalışan bir arkadaşları, on-

ların bu durumlarını bilerek aralarına pek karışmazdı. İkinci çayları içerken

de onun dedikodusunu yaptılar. İsteksiz bir çalışma başlamıştı her günkü
gibi. Talip o gün nöbetçi kalacaktı hastanede. Bir özel yerle yaptığı anlaş-
mayı o akşam gerçekleştirecek; o kıymetli aleti planlayıp, görüştüğü gibi
hastaneden çıkaracaktı. Saat gecenin üçünü gösteriyordu. Bütün hazırlıklar
tamamdı. Hastaneden ve dışarıdan anlaştığı kişiler, bir hastayı dışarıya
çıkarıyormuş gibi hazırlıklarını yapmışlardı. Onlar da kendilerine düşen
payı alacaklardı. Aletin bulunduğu odaya girdiler. Binlerce kişinin vergisiyle
alınan bu cihazlarda onların da hakkı vardı; ithal edilirken çok zorluklara
katlanılmıştı. Bu cankurtaran aletler ne kadar iyi düşüncelerle oralara kadar
gelmişti.
Talip, depodan getirdiği bir battaniyeyle cihazı iyice sarıp sarmaladı. Has-
ta arabasının üzerine beraberce tutup koydular. Yerine de başka bir yerden
buldukları bozuk bir aleti bıraktılar. Bir kere gözünü para kazanma hırsı
bürümüştü; insan canının ne kadar değerli olduğunu düşünecek durumu
yoktu. Kendi menfaatinden başkasını düşünmüyordu. Ahirette hesap verme
şuuru zaten yoktu onun. İnanç konularına birtakım hurafeler diye bakardı.
Bu yüzden gününü gün etme, dünyayı, sadece dünyayı düşünürdü.
Ertesi gün o da hastaneden ayrılıp, birkaç gün içinde memleketine
taşınacaktı. Zamanlama onun açısından çok mükemmeldi. Plan iyi
yapılmış, başarıyla uygulanmıştı. Evde hazırlıklar daha önceden başlamıştı
zaten. Şehirlerarası taşımacılık şirketi kapıya gelmiş, göreve başlamıştı bile.
Talip’in içi içine sığmıyordu. Kazandığı parayla daha zengin olmanın yol-
larını bulacaktı. Şimdilik parayı bankaya yatıramazdı. Bankada parası old-
uğu öğrenilirse, cihazın onun tarafından çalındığı anlaşılabilirdi. Paranın
faiziyle bile geçinse olurdu. Biricik kızı Feray’a iyi bir okul ve istikbal hazır-
lamalıydı. Kendisi de dünya nimetlerinden yararlanmayı ihmal etmemeli-
ydi. Eşyalar taşınırken hep bunu düşünüyordu. Son defa arkadaşlarıyla
oynayan üç yaşındaki kızına bakıyordu. Bir ara onun yukarıya su içmek için
çıktığını gördü. Arkadaşlarına oradan sesleniyordu. Kız, onlardan ayrılmak
istemiyordu. Fakat balkondan o kadar sarkmıştı ki dengesini koruyamadı.
Bir çığlık duyuldu. Aşağıdaki babasının kucağını açıp onu tutmasını isteyen
masum ve zavallı bir kızın feryadıydı bu.
Talip koştu ama yetişemedi. Küçük kız başının üzerine çakılmıştı. Annesi
feryat ediyordu. Talip kızını kucakladı. Oradan geçen bir taksiyi durdurdu;
‘çabuk hastaneye!’ dedi. Evi yakın olduğundan hemen ulaşıvermişlerdi. Kızı
hemen ameliyata aldılar, Talip’in çalıştığı hastanedeydiler. “Geçmiş olsun”
diyenler vardı. Talip hiç kimseyi duyacak durumda değildi. Beyin cerrahi
uzmanı Talip’in çaldığı aleti arıyordu. Hemşirelere, ‘Buradaki cihaz nerede?’
diye bağırıyordu.
‘Bilmiyoruz!’ diyorlardı hemşireler, şaşkın şaşkın. Akşam kendileri silip
temizlemişlerdi; yerine yerleştirmişlerdi hâlbuki. Yerinden hiç hareket et-
meyen bu cihaz nasıl kaybolurdu bir anda. Doktor, onu Talip’in çocuğu
için kullanacak, beyindeki kanın pıhtılaşmasına engel olacaktı. Lakin yoktu
ortalıkta. Sihirle başka bir tarafa mı taşımışlardı. Doktorun, “Çabuk bu-
lun bu aleti, çabuk bulun!” sesi koridorda çınlıyordu. Talip ne yapacağını
şaşırmıştı. Ne diyeceğini bilemiyordu. Dili tutulmuştu sanki gece başka
bir hastaneye yüksek ücret karşılığında sattığı cihaz aranıyordu. Boğazını
tırmalar şekilde çıkan bir sesle: ‘O cihazın yerini biliyorum. Cihazı akşam
çalıp başka bir hastaneye satmıştım. Gidip size onu getireyim!’ dedi.
Cihazı sattığı hastaneye gitmek üzere koşarak çıktı. Atladığı bir arabayla
aleti bin bir zahmetle ve izinle getirebilmişti, ancak çocuğuna anında müda-
hale edilememişti. Çocuk sakat kalmış; konuşamaz, yürüyemez, kendini
bilemez olmuştu. Talip, kendi eliyle çocuğunun hayatını perişan etmiş, ken-
di hatasını ciğerparesinin sakatlığıyla ödemişti. İki polis memuru, kelepçey-
le kriz geçiren Talip’in ellerini birleştirmeye çalışırken, gözü yaşlı anne
çocuğunun durumuna ağlıyor, hıçkırıklara boğuluyordu.
Talip, tutuklanarak polis memurlarının arasında cezaevine doğru yola
çıkarılıyordu.
Beşer Zulmeder, Kader Adalet Eder!
Previous Article

GEÇİT VERME/DERMANİ

Next Article

BENFORD YASASI VE HİLE DENETİMİNDE KULLANILMASI

0
Shares
  • 0
  • +
  • 0
  • 0
  • 0
  • 0

Abdullah Çavuş

Related articles More from author

  • DENETİM EDEBİYATI

    GEÇİT VERME/DERMANİ

    Haziran 15, 2017
    By Abdullah Çavuş
  • DENETİM EDEBİYATI

    Yolsuzluk/Mikdat Bal

    Haziran 15, 2017
    By Abdullah Çavuş
  • DENETİM EDEBİYATI

    Han-ı Yağma/Tevfik Fikret

    Haziran 15, 2017
    By Abdullah Çavuş

Leave a reply Cevabı iptal et

  • AKADEMİK TEZLERYolsuzlukla Mücadele

    YOLSUZLUK – EKONOMİK BÜYÜME İLİŞKİSİ: TÜRKİYE ÖRNEĞİ

  • MAKALEVergi

    MÜKELLEF VE KAMU OTORİTESİ AÇISINDAN VERGİ AHLAKININ DEĞERLENDİRİLMESİ

  • Köşe Yazıları

    SÜRE BİTTİ, NE SES VAR NE DE NEFES… / Şükrü KIZILOT / HÜRRİYET / 2012

  • AKADEMİK TEZLERVergi

    İNTERNET KULLANIMININ VERGİ GELİRLERİ ÜZERİNDEKİ ETKİSİ: TÜRKİYE ÖRNEĞİ

  • AKADEMİK TEZLERİç Denetim

    İÇ DENETİM SÜRECİNİN KONTROL FAALİYETLERİ ÜZERİNDEKİ ROLÜ: KAMU MALİ YÖNETİMİ VE KONTROL KANUNU AÇISINDAN BİR ARAŞTIRMA

YASAL UYARI SİTEMİZDE YAYINLANAN AKADEMİK TEZLER YÖK TEZ MERKEZİNDE YAYINLANAN İZİNLİ TEZLERDENDİR. MAKALELER İSE YAYINLANDIĞI YERİ KAYNAK GÖSTERMEK SURETİYLE YAYINLANMAKTADIR. BUNUNLA BİRLİKTE ADINIZA OLAN AKADEMİK TEZLERİN VE MAKALELERİN WEB SİTEMİZDE YAYINLANMASINI İSTEMİYORSANIZ BİZİMLE İLETİŞİME GEÇMENİZ HALİNDE EN KISA ZAMANDA KALDIRILACAKTIR. İLETİŞİM ABDULLAH ÇAVUŞ acavus40@hotmail.com